Cumartesi
sabah 7.30: uyku. zehir uykulardan. 4.00: uyanış. en geç kalmışlardan. kaypak bi merhaba güne.
nette bir oraya bir buraya gezinmek. yetişememek hiçbirine. aramak. bulmayı istemeden. çok şey öğrenmek istemek ama süzgeç zamanlara yenilmek. hayattan kesitler mesela. insanlar. gazetelere bakınmak. 33 ölü. hepsi ilkokul öğrencisi. ziyan olmak. 33 bahar yaşta güz ... ağlamaya teşebbüs. sonra hayvanlar.
* düşünsene gerçekten kapı çalıyo bi açıyosun karşında timsah var.meraba diyo falan.
-kızım meraba demez ki. sesi kalındır kesin onun.mörhağbaa marhağba falan der.
*anladım
olay Florida'da gerçekleşiyor.yemek yiyen çift evlerinin yanındaki gölde timsahı görür görmez sofrayı toplayıp evin içersine geçiyor.sonra etin kokusuna dayanamayan timsah kapıya dayanıyor.ve bunu gören karşı komşu olayı görüntülüyor.Bizzat Geo dergisinden... öehh...
ıssızlık. duman. kampüste ölüm sessizliği. gece tek başına çıkılan yürüyüş. köpekler. korkulardan arınmış olmayı istemek. ama yürümek yine de. adımları hızlandırmak. yurda dönüş.
Cumartesi gece
sonra bir telefon sesi. dünyanın en güzel insanlarından biri. arada bi' beni uyuz eden ama en güzellerden biri olduğu gerçeği değişmeyen biri. mavi biri. sessizlikten beni çekip çıkaran biri. maviyi laciverte dönüştüren biri. ıssızlığı gürültüye dönüştüren biri. gözgürültüsüne... gülümsemeye... gidilemeyen cem adrian konseri. odam kireç tutmuyor. (bkz: en üstteki video)sonra high out! yüksek volume. votka red bull. kendini başkalarının uzuvlarında arayan insan kırıntıları. iki ters bir yüz yaşamlar. nereye baktıkları, ne oldukları, ne olmak istedikleri kendilerine kalamamış insanlar. yarım kalmışlıklarının acısını fondipten çıkaran zihn-i et. boşvermek sonra. -midem bulanıyor galiba dünya tuttu- temalı renkler etrafta. no never again!...
gece sonra. çok gece. gepgece. anlatılanlar; trajik korkular, birebir yaşanan, elle tutulacak kadar yakın ölümler, ağlamaklar, bu kadar basit işte'ler bugün varsın yarın yoksun'lar, bu gerçeği bi' türlü kabullenememek. boşvermek sonra. hayat insanın ölüme karşı en büyük önyargısı değil mi?...
Cumartesi sabaha karşı
gitmek, yollarda hiç susmayan bir ses, birbirine karışan iki ses, iç sesler, çapraz, türdeş, homojen sesler. çorba sonra sabaha karşı. sadece onun askerlik anılarını dinlerken hiç sıkılmamak. çünkü mavi o. balık olmak lazım onun yanında. boğulmak ne mümkün...
herkesin hayatında en az bir kez düşlediği bir ev. sadece hobi evi değil, yaşanası. masal değil, rüya değil, capcanlı. ne alfred hitchcock filmlerindeki kadar ürkünç, ne de mr&mrs brown evleri kadar sahte bir dekor. küçük. soğuk. ama sonra bi anda koskocaman. sımsıcak.
sonra... sonra bir de uzaktan bakılan bir ev. eski. ateşe verilmiş. yangında ilk kurtarılacaklar kül olmuş. ama artık içini sızlatmayan sadece arada bi yokladığında bir yangının külünü artık hiç bir zaman yeniden yakıp geçemeyecek anılar... yine boşvermek...
Pazar sabah.
çok sabah. kelebeklerin sokaklara döküldüğü alabahar günlerinden biri. uğur böcekleri. terlik pabuçla kandırılmış çocukluk düşleri. kahvaltı. annenin yaptığını özleten börek. sımsıcak çay sonra. sohbet. bütün özlemleri unutturan.
Uyku sonra yine. Ama bu kez öyle sancılı değil. Huzur... öğleden sonra uyanmak.
Ve ertesi günkü ekonometrik analiz sınavı. regresyonlar, çok değişkenli modeller...iyi de bananeler. ders çalışmak zorunluluğu. başlamak artık.
Başını alıp, dilini çıkarırken, zamanın seni üzmesine aldırış etmiyor rolü kesip bir yandan nanik yapmak. Hani şarkının kendini uçurduğu, zillerin kırıldığı yerde.Değil ki bu yorulmak. Bu hareket etmeden, ayakta durmaktan sıkılmak belli ki.
yüklemsiz tümceler. öznesiz cümleler. gizli özneler... renklere kanmak.
geri sayım. 3 2 1 ...0'ı es geçmek, eksilere düşmek direk.
kendine iyi bak gözleri bu satırlarda gezinen. peçeteden şey yap. gemi.
karpuz kabuğundan da olur ama yaza var daha...
Hakkımda
- Melusiné
- Bir 'mayıs sıkıntısı'nda gelir dünyaya, kıyısı yosun tutmuş bir liman şehrinde büyür, siyah yaşar, siyaha kanar, siyaha çalar günleri.. Edebiyat ve okumak en büyük tutkusudur; Kafka, Nietzsche, Küçük İskender, Umay Umay, aynada silüetini gördüğü ex tanrılarıdır, Edip Cansever, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Oruç Aruoba, Oğuz Atay, Bilge Karasu, İlhan Berk, İsmet Özel, Rimbaud, Rilke, Bukowski, Roland Barthes, E.M. Cioran, Murathan Mungan, Yılmaz Odabaşı, Özdemir Asaf, Atilla İlhan, Ahmet Telli, Lale Müldür, İnci Aral, Elif Şafak vs..ise yalancı peygamberleri... Gök'yüzüne kezzap atıldığı için yara izi sayar bulutları, güneşeyse yatsıya kadar yanan mum ışığı muamelesi yapar; ay,yalnızca dünyanın uydu'rmasıdır ona göre.. Vaktini en çok okuyarak, müzik dinleyerek, pencereden dışarı bakarken kendini yakalayarak ve hayattan kaçamayarak geçirir. Sık sık kendinin peşine düşer, kalbinin izine, ama çoğunlukla eylül'ün bıraktığı yerdedir. Şimdilik bir müsveddedir aslını arayan, döner durur içine kanar...
dancemetotheendoflove
lüzumsuzsa söndür
"Hani, yana yana dibine varmış bir mumun içinde oluşan oyuğun çeperi bir noktasında çatlamış, eriyik madde dışarı akmış, fitili de açıkta kalıp tükenmişken, çatlağı akmış maddeyle doldurup tıkayarak bitkin fitili yeniden yakınca, ufacık, güçsüz, belli belirsiz; ama, pırıl pırıl, yoğun, direngen -altı canlı mavi; üstü parlak sarı- bir alev elde edersin ya - onun gibi işte..."
Oruç Aruoba
Oruç Aruoba
!->
Kala'Balık..
say^aç
günebakan..
Blogger tarafından desteklenmektedir.
iş bu defter
-
▼
2007
(74)
-
▼
Nisan
(21)
- Bah AR ın Ma
- Uyandığın Masallar...
- saVUR BedENİni!
- K'ayıp...
- Yolculuk Manifestosu
- Susarak Özlemek...
- ...Cevabı Yok Sorular...
- n AF ile...
- ölüm, cetveldir...ölç bedenini!
- Haftasonu Diyalektiği
- dar zamanlar...
- Çölde Fay!..
- ...MisaL...
- Schizophrenia...
- The End!...(Less?)
- Boş Vermek Kağıdı...Bomboş Vermek!
- 2 film 4 oyuncu... rol arkadaşımla... hep oynanan ...
- Her Şeyin Bittiği Yerde Başlayan Şehre...
- Hassas Ruhlar Terazisi
- "Zamanın akli dengesini bozan trajik sevgililer ol...
- Ke'lime Ke'lime Doğrar Hayat...
-
▼
Nisan
(21)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
5 üvercinka:
regresyon tdk da şöyle anılmış;
Diğer bir olayın belirli bir büyüklüğüne karşılık bulan bir olayın yaklaşık büyüklüğünü bulma amacını güden işlem.
anlaşılır mı.. dil de kurumlaşır mı..
yazmak ta tuhaf be..
yazabiliyorsun,
sonra silebiliyorsun dahi..
regresyon=bir tür istatistik analiz. bir çok açıklayıcı değişkenin bağımsız değişkenler üzerinde nasıl bir etki bıraktığını görmek için yapılır.
örneğin; bu blogun okunma katsayısı ile, yazılanlar, yapılan yorumlar arasındaki pozitif doğrusal ilişkinin değeri.ederi. zor di mi? somut bedeller biçmek illa ki? sonra sil baştan 3. boyuta giydirmek harfleri..
işte o -ebilmek yanımız var ya...
ondan hep...
belki de aynı sözcük değildir fakat gerileme ve ilkelleşme anlamınada geliyor imiş sanırsam..
bu da başka bir mesele işte..
birden çok ise o sözcüğün anlamı, yalnızca o nu duyduğunda insan, bir başkasından,
hangi manasın da duyar ki..
neden.
suların çekilmesi, cezir... gibi bi anlamı da var imiş...
ama sayısal anlamıyla ilgilenmek zorundayım çokça:((
zaten kelimeler orda gizli değil mi? karşındakinin ne anlattığı değil, senin ne anladığın önemli...
mesela senin yağmurunla benim yağmurum uymuyorsa birbirine aynı kefede, bir üçüncü yağmura denktir kelime o vakit...
Yorum Gönder