eflatun sufleler...

"bunları yazmakla, çıldırmaktan kurtulunur mu..?"



...IN

MY,

SELF

RIGHTEOUS

SUICIDE...

I..

CRY..

WHEN

ANGELS

DESERVE

TO

DIE...

hayat bazen; uzaktan bakıldığında olağanüstü görünen bir tablodaki ağaç topluluğunun, yakınlaştıkça, tek tek bakıldığında biçimsizleşmesi gibi..


hamile kadınlar gibi ya da sıkışık trafikte dura kalka ilerleyen dolmuşlar gibi yerli yersiz göz yaşı..

en çok da ayakkabılarımın üzerinde duran, benimle birlikte yürüyen cümleleri okuduğumda..

"vurulursun" demedi ki kimse bana,

"sokaklarda mızıka çalma çocuk"...

insanın evi gibisi yok mudur bilmiyorum ama, insanın evinin önü gibisi yokmuş, onu anladım; boyalı direk gibisi bir de.. Klasik Merve pozlarından bir tanesi daha --evet adım Merve benim, 85 doğumlu her 3 kızdan 5 inde olduğu gibi-- Sol resimde görmüş olduğunuz yokuş üzerine ne yeni dökülmüş çimento üzerine isim yazma donukluklarından geçtim ben bilmez kimse.. Yaz gelsin isterim ben, bu şehre ancak yazın katlanılır diye de haksızlık etmek istemem, ama yine de yaz gelsin. Bu şehir limandır, bu şehir küçüktür, bu şehir kuytudur, ama candır, özdür, kürkçü dükkanıdır, "-bir insan memleketini niye sever? -başka çaresi yoktur da ondan"dır, "şarabi"dir bu şehir; poğaça kokusudur, kiraz çiçeğidir eğri dallardan, bu şehir ilkyazdır en çok; çoktur bu şehir, çok olur.. Mavi kenttir, eğri kenttir, alaz kenttir, ziyan kenttir bile bazen ama yokuş aşağı sevmelerim, bayır yukarı susmalarım burda doğup büyümüştür, papatyadan taç olmuşluğu da vardır başıma, dutağacından düşürüp mora kesmişliği de..[dut ağacı boyunca, dut yemedim doyunca..] Hem ne kadarına geri döner ki insan bir şehrin, ne kadarından kaçar, her geri dönüşte ne kadarını getirir kendinin, bir başınalıklardan kopup ne kadar çoğaltır öyküsünü geri dönüp dönüp, ne kader..? Önceleri ve sonraları vardır işte bakakalınan; medleri ve cezirlerinden bile daha çok sarsan, ah'tır şehir en çok; ahh..

Odamın penceresinden görünendir işte hepitopu; elde kalan..


ÖNCE


SONRA
















Pencereden bir daha bakmam, ne çıkar..

Ezgisi gibi bakmam daha, hiç...