eflatun sufleler...

"bunları yazmakla, çıldırmaktan kurtulunur mu..?"






mesela bugün doğum günün olsun...

severek aldığın eflatun gömleği giymiş ol. bütün gününü koşturarak geçirmiş ol. sevmediğin bir işte yorul iyice. yapmak istemediğin,içinden gelmeyen zorunluluklara katlanmış ol. duygusuz bir pastayı kesmiş ol insanlar alışverişte görsün diye. çantanı sırtlan, kapıdan çık, dünyanın hırına gürüne kulaklarını tıka, kendine gömül yavaşça yürü. yağmur çiseliyor olsun. kendine gömül tüm yol boyunca. her zaman gittiğin lokantaya gitmiş ol. iskender ısmarla kendine beşkuruşsuzluğuna inat. yemek biter bitmez sigara yak. ciğerinin tüm hücrelerine doldurmak ister gibi çek dumanı. seni izleyen komi çocuğa gülümse. utansın, yüzünü çevirsin. çayını çok sevdiğin kafeye gitmiş ol sonra. garson kız yanına yaklaşıp "kaçak, demli, küçük çay" desin. hayır de ilk kez. şaşırsın. "kaçak, demli, büyük çay" de. sigara bitmeden bitmesin çünkü çay. beş yıl önceden eski sevgilin aramış olsun. evli olsun. çocuğu olsun. "olmasaydı sonumuz böyle" desin. hiçbir şey diyeme. -olmasaydı- onca gün geçsin önünden. onca gülümseme, onca hüzün. sigaranın dumanından gözlerin yaşarsın. çay soğusun. kalk.yağmur yağıyor olsun. aldırma. gömül kendine, yavaşça yürü. insanlar koşturuyor olsun. hallerine hafifçe gülümse. kendine gömül. sevdiğin dizeler geçsin aklından. -bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımı-çiçekli entarileriyle kadınlar yol kenarında çiçek satıyor olsun. -ölmedim genç olarak, ölmedim-metroda gencecik bir kızla göz göze gelmiş ol. -ben hep onyedi yaşındayım, her ayak sesinde ürperirim-bir şairi daha tanımış ol. -ben bu özlemekleri anlamıyorum, bu hayatları bu kullanım ücretlerini son sürat-koridorlar boş olsun. bir ayak sesi gelsin ardından. -ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende-gömül kendine. mezar taşını hayal et. mezarının nerede olacağına dair fikirler yürüt. cenazeye kimler gelebilir? gelir mi hiç kimse? marketi geçtiğini farket. dön geri, büyük bir şişe gazoz, vanilyalı bisküvi ve en sevdiğin sigaradan bir paket. belli ki gece uzun olacak. hatta o tatlı şaraptan al, ilk kez içtiğin yanındaymışçasına... düşünme ama onu, yani düşün de, es geç bi anda. es es es... esip geç... rüzgar çarpsın yüzüne,yağmur yağıyor olsun. gömül kendine, yavaşça yürü. iliklerine kadar ıslanmadan eve varmak isteme. bu merdivenler öldürecek seni. yine bir tek kişi ile bile karşılaşma koca apartmanda. bir tek ses bile duyma. yine anahtarınla aç kapıyı. odan karanlık olsun. pencere açık. soğuk. eski fotoğraflara bak. nasıl da gülümsemişsin onun yanındayken. nasıl da mutluymuş yanında olduğu için o yüzü göklerden ırak... nasıl da tahmin edemezmişsin hayatın bu noktaya geleceğini. sigara yak. -nasıl yalnızsın, bunu unutma-


dudaklar çatlak, ses ihlez, can kaçak, perperişan hatta... yarayi tekrar su basar. bir de hic bitmezmiş gibi gelenmiş ömür. dinlenmeye fırsat vermeden biten olan hep. elinin ve ayağının parmakları yetmedi mi yaşını göstermek için, -yaşlanmakla ıslanmak aynı şey- kabul etmek zorunda kalır insan.




"bence kaldırmalı bu doğum günlerini
insan bir yas gibi doğuyor yeniden."


doğmuşum gözümü açıp kapamışım, 22 yıl geçmiş aradan, 22 bahar, 22 kahır, 22 zehir... sayısız umut geçmiş... çok geçmiş artık yeniden başlamaklara...

kurulmuş bütün saatler, kurumuş tüm yapraklar, sararmış anılar, dökülmüş umutlar... siyahın miladına kaydolmuş bir alınyazısının eklentisi, kenarına iliştirilmiş acılar, muhtelif yerlerine not düşülmüş kayıplar, altı çizilmiş bold ve de italik en gerçek yalanlarla...

Bugün benim doğum günüm...

"acılar yalnızlığımızın ortak aynası olmuş
düşlerde gördüğümüz hep o derin anlam
ben nerdeyim, hangi düşteyim?
sen nerdesin hangi roldesin..?"(h. faktörü?)

Ah hayat, benden kaçırdığın ellerini hangi ceplerinde saklıyorsun..?!!

2 üvercinka:

yeni tasarımla daha kolay okunuyor. ama haberleri falan anlamadım ben, niye koydun ki? her yorum yazışımda blogla ilgili bi şikayetim oluyor benim :D

27 kahır geçirmişim bense ve illa ki acılar yalnızlığımızın ortak aynası...

okurken yoruluyorum, hele ki sabahın bu saatinde ama blogunu seviyorum ;)

haberleri kendim için koydum aslında, hepsi bi arada tasarım:) bundan sonra senin için şikayet kutusu koymayı düşünüyorum, sıkıldıkça atarsın oraya memnuniyetsizliklerini:)

illaki karanlık, illaki acı dimi...
yok yok "vazgeçtim dünyadan" temalı halet-i ruhiyeden sıyrılmalı hafiften, daha aydınlık bi tema, siyahın kokusunu giderir belki biraz olsun...

Ama yine de; "lüzumsuzsa söndür" dimi?:)