eflatun sufleler...

"bunları yazmakla, çıldırmaktan kurtulunur mu..?"

Uğultu.. Zaman kayması.. Bir ne yapsan olmuyor'luk, bir adamsendecilik, bir vurdumduymazlık, bir saza niye gelmedin'lik, bir sarı sıcak'lık, bir bab-ı esrar'lık..


iyiniyet suistimali.. iyiniyet suistimali.. iyi de niye..

baştan kaybedenlerin öyküsünde hep bu vardır değil mi.. kimse seni anlamıyordur, oysa sen çok iyisindir, bütün dünyayı kucaklamak istemişsindir, kolların yetmemiştir; bir dünya istemişsindir kardeşçe, olamamıştır.. tüm bu olamamışlıklarının acısını başkalarından ve hayattan çıkarmaya çalışanların -ben de dahil- kırpıp kırpıp biçtikleri o haksızlığa uğramışlık duygusunu, işte en yakınındakinden, en sevdiğinden, en kendinden bildiğinden bilmeleri, her ofsayta düştüğünde şüphe oklarını en "o"na fırlatmaları, kendiyle ilgili halledememişliklerini, o özgüvenle yamalanmış boşluklarının söküklerini diğerinin ipliğiyle dikmeye çalışmaları..


suçlamak; karşısındakini suçlamak kendini bir tür koruma altında tuttuğundan, bir şekilde üstünlük sağladığından, ellerini göğsünde kavuşturup çapraz sorguya oturttukları "suçlu"yu o tek bir sandalyenin olduğu loş ışık altında, güçlerini katmerlendiren bir sargısız infaz yetkisine hasıl olmaları..


işte tam da o gücün verdiği yetkiye dayanarak, su üstünde seken peygamberböcekleri misali, "iyiniyet suistimali", "haksızlık ihlali" , "bana yalan söylediler".. yazılı nilüferlerin üstünden hoplaya zıplaya, koca bir gölü hiç ıslanmadan geçiveriyorlar-uz..


hayat çok boktan..


tek adil şey ölüm; bu yüzden masum, bu yüzden kabullenilir, bu yüzden ellerini iki yana açıp, başını hafifçe sağa eğmeye muktedir.. ölümden en çok canı yanmışlar, ölümden yana saf tutup, terazisinin dirim kefesi hep aşağıya kaymışlar, ölümü o en inançlı görünenlerden daha dinç bir metanetle diri tutup, "mutlak son" a saatini kurmuşlar, ölümden geleni yapanlar bilir; zaten başka türlüsü olamayacaktır, hepi topu yazıldığı kadardır işte.. ne demişti bir yaşlı adam; intihara kalkışan başroldekine; "kesin olanın değil, ihtimalin peşine düş; ölüm kesin, yaşam ihtimal.." (dondurmam gaymak filminde miydi?-di..)


insanlar çok boktan, -ben de dahil-

"her yanım tuz, deliyim"..

ihtimalimsin bilmem ki..

"sulara attın şimdi kendini, delisin.."

0 üvercinka: