eflatun sufleler...

"bunları yazmakla, çıldırmaktan kurtulunur mu..?"


Tükürmez insan kendi yüzüne, masumluğunu çizer gökyüzüne hep kendinde büyür kendinde yok olur çevredekilerden ziyade. Yinede biri sebeptir yaşananlara, onu yaşlı kılanlara aldatmanın içli hazin öyküsü vardır her bir uzvunda en çok yara alan yer simalarıdır kendi göremedikleri, bir de vicdan sorgulamadıkları. Kör talihin talihsiz oyunlarıdır bunlar, sorgular yine içe dönük. Yaşanır yaşam, olaylardan kıl payı sıyrılmış garipliklere sığınırken benliği benimserler. Basite indirirler yaşanmışlıkları, en çok da kendilerini. Bunca yaşananın yanında güzellik belleğe çizilmiş siyah beyaz resimdir, sırası, yeri geldikçe anımsanan. Sonra renkli yaşamlardır yaşanacak ve yıllar sonra siyah beyaz bellekte yerini alacak. Herkesin bir hikayesi var, herkesin bir yürek burkan acısı... Ve herkes kendini unutup herkesle meşguldür, yoğunluğun aynasında kendisidir odak nokta, kırılsa parçalanacak çevre, zedelense zelzele misali, yetmeyecek enkazları kendine,toparlanamayacak. Yaşam denizlerin maviliğinin gökyüzüne benzerliği gibi görünsede, can alır, an gelir can yaşatır..Bilinmez hikayelerin bilinmez kahramanını aramadım ben, felsefenin denizlerinde yüzmedim,yıkanmadım fuzuli biçimde , yankılarım olmadı kendimden yana, yakarmaktan başka. Baş kaldırmak kendime sadece kendime, yüreğimi doyuran sana sığınmak yeri geldiğinde... işte... Onca kendini çoğaltanın arasında, onca içli hazan öykülerin arasında. Bir huzurdur maviden yeşilden yana. Gece serpilir, gündüz doğar, gün yüzüne vurur zelzelelerde enkazların kalır, yine de demek yaşama dair yüzüne tükürmeye cesaretsizliğin gibi olmasın...

2 üvercinka:

Kendimizin en büyük düşmanı yine kendimiziz bence..
Bir geçsek kendimizden, belki de daha kolay olurdu.

kendim^iz kalır yine geriye, bir daha silinmemecesine hem..