çocukluğun düş bahçesi işte. hay'ellerime küçük gelen
ceviz ağacının gölgesi. kasaba kokusu. haziran'da ölmek
zor arka fonlu. üstelik bostan zamanı şimdi buralarda.
kiraz zamanı.
ama işte bir de hep, yine küçük iskender ki:
"1. Denizimin içinde ince ürkek bir elmas üzerinde sopaya serilmiş bir nota şans eseri dali'nin unuttuğu. ve kan lambanın sesi biraz cam eh işte yaşadığım bu sadece ama
-inanın-
düşlerim daha mavi, daha parlak üzerinde düşünmek yoruyor şimdi, şimdi düşlerim susuyor.
Lavanta kokulu okuduğun bu prolog, eskimiş bu korku gibi yitik bir leke rahat ettirmez suskun bir ruhu, utanır idamı unutulmuş bir
mahkum gibi ölüme aç nasılsa tanrılar tanır ve izinsiz bir öpüş gibi unutmak nasılsa ölüm yanılır.
-bil ki koro-
oyunun üvey çocuğudur, şimdi çözül lalelerin dökülsün, kaybolsun rol, sussun tirad, dursun oyun, sen soyun. soyun ki bu ucuz bedenine ölüm olsun suskunluk gülüşün, yanık lastik kokusu. hadi sökül unutma. ilizyonu kır. sanma. umma nasıl olsa ayna seni anlatır.
Uyu peki artık uyu. susmak akıtmaz kanını.
Silah geçmez düşlerinden
Ölmek acıtmaz canını"
...
2 üvercinka:
sigarayı tuttuğun parmakların arasında ki kokudan gelir tam da sana o vazgeçmek ile ilgili uyarı, tüm diğerlerinin ciddiyetinden yakın, tam da senin gibi, senin olan, sen den,,,
o yüzden komiktir, sigarayı bırakmalısın diyen işgüzar..
hı hı
de
geç
yine..
bi' de vazgeçmeden önceki o son evre var, hani o son kararın asfalt yokuşunda şarampole yuvarlanmak..
yine de..
kırıp geç bütün testileri
su yoluyduk nasılsa..
Yorum Gönder