istanbul'a dair söylenecek onlarca sözcüğe rağmen susuyorum, zira kendisi vakur ve mağrur bir duruşa sahip olmakla birlikte, kendisine dair betimlemelerden pek hazzetmez, zira gerek de yoktur, tabi bu dahil bütün betimlemeler yanlıştır, ehe. çok yordun beni şehir, çok koşturdun ama pek üzmedin ya hu, dönücem ben sana, bilahare..
ilahi ben;
istanbul bırakılıp da gidilir mi hiç..
en azından şimdilik..
Hakkımda
- Melusiné
- Bir 'mayıs sıkıntısı'nda gelir dünyaya, kıyısı yosun tutmuş bir liman şehrinde büyür, siyah yaşar, siyaha kanar, siyaha çalar günleri.. Edebiyat ve okumak en büyük tutkusudur; Kafka, Nietzsche, Küçük İskender, Umay Umay, aynada silüetini gördüğü ex tanrılarıdır, Edip Cansever, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Oruç Aruoba, Oğuz Atay, Bilge Karasu, İlhan Berk, İsmet Özel, Rimbaud, Rilke, Bukowski, Roland Barthes, E.M. Cioran, Murathan Mungan, Yılmaz Odabaşı, Özdemir Asaf, Atilla İlhan, Ahmet Telli, Lale Müldür, İnci Aral, Elif Şafak vs..ise yalancı peygamberleri... Gök'yüzüne kezzap atıldığı için yara izi sayar bulutları, güneşeyse yatsıya kadar yanan mum ışığı muamelesi yapar; ay,yalnızca dünyanın uydu'rmasıdır ona göre.. Vaktini en çok okuyarak, müzik dinleyerek, pencereden dışarı bakarken kendini yakalayarak ve hayattan kaçamayarak geçirir. Sık sık kendinin peşine düşer, kalbinin izine, ama çoğunlukla eylül'ün bıraktığı yerdedir. Şimdilik bir müsveddedir aslını arayan, döner durur içine kanar...
dancemetotheendoflove
lüzumsuzsa söndür
"Hani, yana yana dibine varmış bir mumun içinde oluşan oyuğun çeperi bir noktasında çatlamış, eriyik madde dışarı akmış, fitili de açıkta kalıp tükenmişken, çatlağı akmış maddeyle doldurup tıkayarak bitkin fitili yeniden yakınca, ufacık, güçsüz, belli belirsiz; ama, pırıl pırıl, yoğun, direngen -altı canlı mavi; üstü parlak sarı- bir alev elde edersin ya - onun gibi işte..."
Oruç Aruoba
Oruç Aruoba
!->
Kala'Balık..
say^aç
günebakan..
Blogger tarafından desteklenmektedir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 üvercinka:
evet istanbul dan gidilirmi hic ...
ne simdilik ne en azindan simdilik , hic bir zaman
attila ilhan ın istanbul ağrısı nda anlattığı gibi , imkansız ondan vazgeçmek. o arkandaki sokak çocuklarıyla istanbulun , o vapurda koşturmak müthiş :) ne kadar canım çekti anlatamam şu anda.
"martılar ki sokak çocuklarıdır denizin"
hem; "sana taptık ulan unuttun mu, sana taptık.."
ve tabii;
"aslında ben seni su perisi sanmıştım istanbul.."
ozaman tuz biber ekiyim bende bitmez bu ama olsun :)
"Bu ne biçim su, bu nasıl şehir
Şişede İstanbul, masada İstanbul
Yürüsek yürüyor, dursak duruyor, şaşırdık
Bir yanda o, bir yanda ben, ortada İstanbul
İnsan bir kere sevmeye görsün, anladım
Nereye gidersen git, orada İstanbul."
"ulan yine sen kazandın İstanbul
sen kazandın ben yenildim
kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar yine emrindeyim"
Yorum Gönder