eflatun sufleler...

"bunları yazmakla, çıldırmaktan kurtulunur mu..?"


istanbul'a dair söylenecek onlarca sözcüğe rağmen susuyorum, zira kendisi vakur ve mağrur bir duruşa sahip olmakla birlikte, kendisine dair betimlemelerden pek hazzetmez, zira gerek de yoktur, tabi bu dahil bütün betimlemeler yanlıştır, ehe. çok yordun beni şehir, çok koşturdun ama pek üzmedin ya hu, dönücem ben sana, bilahare..






ilahi ben;

istanbul bırakılıp da gidilir mi hiç..

en azından şimdilik..

4 üvercinka:

evet istanbul dan gidilirmi hic ...
ne simdilik ne en azindan simdilik , hic bir zaman

attila ilhan ın istanbul ağrısı nda anlattığı gibi , imkansız ondan vazgeçmek. o arkandaki sokak çocuklarıyla istanbulun , o vapurda koşturmak müthiş :) ne kadar canım çekti anlatamam şu anda.

"martılar ki sokak çocuklarıdır denizin"

hem; "sana taptık ulan unuttun mu, sana taptık.."

ve tabii;

"aslında ben seni su perisi sanmıştım istanbul.."

ozaman tuz biber ekiyim bende bitmez bu ama olsun :)


"Bu ne biçim su, bu nasıl şehir
Şişede İstanbul, masada İstanbul

Yürüsek yürüyor, dursak duruyor, şaşırdık
Bir yanda o, bir yanda ben, ortada İstanbul

İnsan bir kere sevmeye görsün, anladım
Nereye gidersen git, orada İstanbul."

"ulan yine sen kazandın İstanbul
sen kazandın ben yenildim
kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar yine emrindeyim"