sabah bir kalktım ki ne göreyim: ilk kar yağmış buralara; şöyle bir fotoğrafa konu olmuş:
çok da iç açıcı olmayan gri yurt penceresi manzarasına aklar düşürmüş:
kara sevinmeyen insan iyi insan değildir, bence.
böyle de yüzeysel saptamalar yaparım, öyle değil mi ama? kara sevinilmez mi hiç?
öğleden sonra dersten çıktığımdaysa
kardan eser kalmamış, deli bir yağmura teslim olmuştu yine, şehir..
yakındır ama pencereden kar geliyor günleri,
karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak
geceleri..
yine bir cüceyle karşılaştım bugün; zafer kazanmış sevinmiş bir şeylere; soramadım, hani bir başkasının zaferi diğerine önemsiz, başkalarının rüyası diğerlerine sıkıcı filan; böyle şeyler var hayatta, bilemedim. hiç.
"yitirdiğin her şeyde kazandığın bir şey var;
kazandığın her şeyde biraz yitirdiklerin..
bu yüzden birileri hep ısınıp dururken,
dinmez üşümelerin.."
diyemedim.
Hakkımda
- Melusiné
- Bir 'mayıs sıkıntısı'nda gelir dünyaya, kıyısı yosun tutmuş bir liman şehrinde büyür, siyah yaşar, siyaha kanar, siyaha çalar günleri.. Edebiyat ve okumak en büyük tutkusudur; Kafka, Nietzsche, Küçük İskender, Umay Umay, aynada silüetini gördüğü ex tanrılarıdır, Edip Cansever, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Oruç Aruoba, Oğuz Atay, Bilge Karasu, İlhan Berk, İsmet Özel, Rimbaud, Rilke, Bukowski, Roland Barthes, E.M. Cioran, Murathan Mungan, Yılmaz Odabaşı, Özdemir Asaf, Atilla İlhan, Ahmet Telli, Lale Müldür, İnci Aral, Elif Şafak vs..ise yalancı peygamberleri... Gök'yüzüne kezzap atıldığı için yara izi sayar bulutları, güneşeyse yatsıya kadar yanan mum ışığı muamelesi yapar; ay,yalnızca dünyanın uydu'rmasıdır ona göre.. Vaktini en çok okuyarak, müzik dinleyerek, pencereden dışarı bakarken kendini yakalayarak ve hayattan kaçamayarak geçirir. Sık sık kendinin peşine düşer, kalbinin izine, ama çoğunlukla eylül'ün bıraktığı yerdedir. Şimdilik bir müsveddedir aslını arayan, döner durur içine kanar...
dancemetotheendoflove
lüzumsuzsa söndür
"Hani, yana yana dibine varmış bir mumun içinde oluşan oyuğun çeperi bir noktasında çatlamış, eriyik madde dışarı akmış, fitili de açıkta kalıp tükenmişken, çatlağı akmış maddeyle doldurup tıkayarak bitkin fitili yeniden yakınca, ufacık, güçsüz, belli belirsiz; ama, pırıl pırıl, yoğun, direngen -altı canlı mavi; üstü parlak sarı- bir alev elde edersin ya - onun gibi işte..."
Oruç Aruoba
Oruç Aruoba
!->
Kala'Balık..
say^aç
günebakan..
Blogger tarafından desteklenmektedir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 üvercinka:
''kar yağıyorken milyon bekerel hüzün yağıyordur/derim ki kar ve hüzün bir aşkın seyir defteridir/yolculuklar ve ayrılıklarla anlatılabilir ancak..''
Yorum Gönder