eflatun sufleler...

"bunları yazmakla, çıldırmaktan kurtulunur mu..?"

sabah bir kalktım ki ne göreyim: ilk kar yağmış buralara; şöyle bir fotoğrafa konu olmuş:
çok da iç açıcı olmayan gri yurt penceresi manzarasına aklar düşürmüş:

kara sevinmeyen insan iyi insan değildir, bence.

böyle de yüzeysel saptamalar yaparım, öyle değil mi ama? kara sevinilmez mi hiç?


öğleden sonra dersten çıktığımdaysa

kardan eser kalmamış, deli bir yağmura teslim olmuştu yine, şehir..

yakındır ama pencereden kar geliyor günleri,

karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak

geceleri..

yine bir cüceyle karşılaştım bugün; zafer kazanmış sevinmiş bir şeylere; soramadım, hani bir başkasının zaferi diğerine önemsiz, başkalarının rüyası diğerlerine sıkıcı filan; böyle şeyler var hayatta, bilemedim. hiç.

"yitirdiğin her şeyde kazandığın bir şey var;
kazandığın her şeyde biraz yitirdiklerin..
bu yüzden birileri hep ısınıp dururken,
dinmez üşümelerin.."

diyemedim.

1 üvercinka:

''kar yağıyorken milyon bekerel hüzün yağıyordur/derim ki kar ve hüzün bir aşkın seyir defteridir/yolculuklar ve ayrılıklarla anlatılabilir ancak..''