kokusunu çoktan unuttuğun mandalsız bir zaman diliminde, çamaşır ipine asılı güzeldi'li geçmiş
zamanları savuruyorken rüzgara; pamuk ipliğine bağlı gelecek kaygılarının hükmünde, değneğin tam orta yerinde duran "şimdi"yi ıskalıyorsan umarsız; hikaye başlamıştır.
hikaye; annenin mezopotamya'da bir nil nehri'ni sulayıp durmasıdır gözbebeklerinde. babanın, her zaman olduğu gibi kör koridorlarda alkol kokusu, sessiz bir gölge sureti olmasıdır kapı eşiklerinde, dikenli bir kilit sesi. o içeri girdiğinde, sen artık hep dışarıdasın.
hikaye; istenmeyen komşu kadınların bacaklarındaki varislerde, göğsündeki kırmızı kurdelanın parçalanmasındaki anlamsızlıkta büyür.
kaygan bir zeminde tutunacak bir şey bulamıyorken, ve zaten çoktan öğrenmişken yere düştüğünde önce gülüşlerinin kanadığını; yaşam umarsızca bir sallanmadır, kulpsuz.
hayat seni herhangi bir tren istasyonundaki herhangi biri yapmaya çalışıyorken; sen, artık bir peron öpüşmesini uzatıyor olursun; mavi.
hikaye; çekip gidememe ikiyüzlülüğünün yeniden üretimidir, halkanın zincirden kopması, sonra yeniden eklenmesi sahte bir tanrıya duaların..
başka türlüsü, diyememektir, çokça.
göğsündeki izbe meyhanede kaç taşralı memur ölüyorsa her akşam, o kadar hikaye küflenir şarkılarda.., -bir yangının külü de-
bir afrika ezgisinin ateşine çıra olsun diye kanırttığımız yüreğin cılız kemikleridir hikaye; bir parça ekmeğin hatrına güttüğü kandır.
besleme kızın kapıcıyla yapılan düğünündeki fosforlu neşedir hikaye; limonata ve kuru pasta.
hikaye; kanatlarını kıran yazgıya her güz başı martılar uçurmak ve her ikindi patiskadan kanatlar biçmektir kendine..
hikaye budur; sürgün de..
Hakkımda
- Melusiné
- Bir 'mayıs sıkıntısı'nda gelir dünyaya, kıyısı yosun tutmuş bir liman şehrinde büyür, siyah yaşar, siyaha kanar, siyaha çalar günleri.. Edebiyat ve okumak en büyük tutkusudur; Kafka, Nietzsche, Küçük İskender, Umay Umay, aynada silüetini gördüğü ex tanrılarıdır, Edip Cansever, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Oruç Aruoba, Oğuz Atay, Bilge Karasu, İlhan Berk, İsmet Özel, Rimbaud, Rilke, Bukowski, Roland Barthes, E.M. Cioran, Murathan Mungan, Yılmaz Odabaşı, Özdemir Asaf, Atilla İlhan, Ahmet Telli, Lale Müldür, İnci Aral, Elif Şafak vs..ise yalancı peygamberleri... Gök'yüzüne kezzap atıldığı için yara izi sayar bulutları, güneşeyse yatsıya kadar yanan mum ışığı muamelesi yapar; ay,yalnızca dünyanın uydu'rmasıdır ona göre.. Vaktini en çok okuyarak, müzik dinleyerek, pencereden dışarı bakarken kendini yakalayarak ve hayattan kaçamayarak geçirir. Sık sık kendinin peşine düşer, kalbinin izine, ama çoğunlukla eylül'ün bıraktığı yerdedir. Şimdilik bir müsveddedir aslını arayan, döner durur içine kanar...
dancemetotheendoflove
lüzumsuzsa söndür
Oruç Aruoba
Kala'Balık..
say^aç
günebakan..
ah, ka(hı)rla karışık günlerden sonra mutluluk gibi birşeyler de oluyor bazen -çok kısa küçücük ara sıra bazı bazı-
çoğu zaman külfet gibi algılanan, ille de yapılagelen okul/şirket yılbaşı çekilişlerinde "kesin bana gereksiz bi'şi" gelir, diye beklerken, bu sene "cemal süreya-sevda sözleri" nin gelmiş olması, üstelik içinde şirkette çalışan ince ruhlu arkadaş tarafından cemal sü'reya'vari bir not düşülmüş olması, olalala! şaka gibi.. hayır kitabı daha önce alamayıp da şimdi hazine bulmuş gibi olmamdan değil sevincim, hayatın böyle sürprizler de yapabiliyor olduğunu -hala- görme sevincisi..olala!
sonra bi'kaç güzel bi'şey daha işte, güzel insanlar, güzel sözler(sevda sözleri?), güzel umutlar, güzel bi'yerler, saçlar, montlar, botlar, karlar kışlar soğuklar -paramparça aşklar ve-köpekler, sigaralar, gülüşler, umutlar, ve de güççük mutteşem bir "ev" prototipi. budur!:
(orman ne güzel, ne güzel melodisi eşliğinde)
kemerburgaz dönüşü onca soğuğa, kara, yorgunluğa ama yine de bir sürü güzelliğe rağmen dönüşte hızımı alamayıp, kendime bir poşet dolusu cips, çikolata, ve de elma şekeri! almam, diğer poşetinse zaten aşırı dozda mut içeriyor olması(bkz: sevda sözleri) itibariyle iki poşet dolusu mutlulukla döndüm eve bu akşam, uzun zamandır yapmıyordum bunu;
onca soğuğa, kara, yorgunluğa rağmen..
*sahi ben en çok nesiyim, kimin..?
*ve istanbul bazıları için hala, ne..?
ağlayamayarak, uyuyamayarak, kusamayarak, dokunamayarak, susarak, kanırtarak, dayanamayarak, anlayamayarak, bilerek bilmeyerek istemeyerek, istemeyerek..