Hakkımda
- Melusiné
- Bir 'mayıs sıkıntısı'nda gelir dünyaya, kıyısı yosun tutmuş bir liman şehrinde büyür, siyah yaşar, siyaha kanar, siyaha çalar günleri.. Edebiyat ve okumak en büyük tutkusudur; Kafka, Nietzsche, Küçük İskender, Umay Umay, aynada silüetini gördüğü ex tanrılarıdır, Edip Cansever, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Oruç Aruoba, Oğuz Atay, Bilge Karasu, İlhan Berk, İsmet Özel, Rimbaud, Rilke, Bukowski, Roland Barthes, E.M. Cioran, Murathan Mungan, Yılmaz Odabaşı, Özdemir Asaf, Atilla İlhan, Ahmet Telli, Lale Müldür, İnci Aral, Elif Şafak vs..ise yalancı peygamberleri... Gök'yüzüne kezzap atıldığı için yara izi sayar bulutları, güneşeyse yatsıya kadar yanan mum ışığı muamelesi yapar; ay,yalnızca dünyanın uydu'rmasıdır ona göre.. Vaktini en çok okuyarak, müzik dinleyerek, pencereden dışarı bakarken kendini yakalayarak ve hayattan kaçamayarak geçirir. Sık sık kendinin peşine düşer, kalbinin izine, ama çoğunlukla eylül'ün bıraktığı yerdedir. Şimdilik bir müsveddedir aslını arayan, döner durur içine kanar...
dancemetotheendoflove
lüzumsuzsa söndür
Oruç Aruoba
Kala'Balık..
say^aç
günebakan..
hayat bazen; uzaktan bakıldığında olağanüstü görünen bir tablodaki ağaç topluluğunun, yakınlaştıkça, tek tek bakıldığında biçimsizleşmesi gibi..
insanın evi gibisi yok mudur bilmiyorum ama, insanın evinin önü gibisi yokmuş, onu anladım; boyalı direk gibisi bir de.. Klasik Merve pozlarından bir tanesi daha --evet adım Merve benim, 85 doğumlu her 3 kızdan 5 inde olduğu gibi-- Sol resimde görmüş olduğunuz yokuş üzerine ne yeni dökülmüş çimento üzerine isim yazma donukluklarından geçtim ben bilmez kimse.. Yaz gelsin isterim ben, bu şehre ancak yazın katlanılır diye de haksızlık etmek istemem, ama yine de yaz gelsin. Bu şehir limandır, bu şehir küçüktür, bu şehir kuytudur, ama candır, özdür, kürkçü dükkanıdır, "-bir insan memleketini niye sever? -başka çaresi yoktur da ondan"dır, "şarabi"dir bu şehir; poğaça kokusudur, kiraz çiçeğidir eğri dallardan, bu şehir ilkyazdır en çok; çoktur bu şehir, çok olur.. Mavi kenttir, eğri kenttir, alaz kenttir, ziyan kenttir bile bazen ama yokuş aşağı sevmelerim, bayır yukarı susmalarım burda doğup büyümüştür, papatyadan taç olmuşluğu da vardır başıma, dutağacından düşürüp mora kesmişliği de..[dut ağacı boyunca, dut yemedim doyunca..] Hem ne kadarına geri döner ki insan bir şehrin, ne kadarından kaçar, her geri dönüşte ne kadarını getirir kendinin, bir başınalıklardan kopup ne kadar çoğaltır öyküsünü geri dönüp dönüp, ne kader..? Önceleri ve sonraları vardır işte bakakalınan; medleri ve cezirlerinden bile daha çok sarsan, ah'tır şehir en çok; ahh..
Odamın penceresinden görünendir işte hepitopu; elde kalan..
ÖNCE
SONRA
Pencereden bir daha bakmam, ne çıkar..
Ezgisi gibi bakmam daha, hiç...