eflatun sufleler...

"bunları yazmakla, çıldırmaktan kurtulunur mu..?"

Hissediyorum. Bütün yeryüzü montaj..

Sisli bir akşamın sessiz harfleriyle susuyoruz bazen; tüm söz oyunlarının yersiz ve yetersiz kaldığı zamanların tam ortasında, kelimelerin "söylenecek çok şey var, sislenecek çok şey, seslenecek, süslenecek çok şey var" diye veryansın ettiği cümle boşluklarında en çok..Ve "veryansın etmek" sözcüğü bazen varyansın karekökünden daha çok şey anlatıyor, standart susmalarında yaşam denkleminin.. Olsun; regresyonun "anlamlılık testi" önemli olan, bir de değişkenlerin etkileşimi..


Hep yeniden başlamak yazgısı.. Hep yeniden umutlanmak, hep "belki bu kez" avuntusu, hep "başka bir dünya mümkün" sancısı.. Hep aynı dişlinin çarkları, hep aynı döngünün kısırlığı, hep aynı "merhaba, işte bu kez!" hayalinin kırıklığı, hep aynı, hep ay..

Ne olacak peki sonra? Anlıyorum, "hepinizi anlıyorum" diye diye satır aralarından sezdiğimiz suretler, ne zaman gerçek bir hikayenin kapısını aralayacak? Ne zaman öyle oyunsuz, hesapsız, kurgusu bozuk olmayan bir öykünün satır aralarında gezineceğiz?

Gördüğüm hep kördüğüm işte gidip geldiğim onca yol sonunda; tek bir gerçek, tek bir "güzel" var artık, ömrümün kapısını aralayan; iyi ki var....