eflatun sufleler...

"bunları yazmakla, çıldırmaktan kurtulunur mu..?"

Güzel anılar, güzel tesadüfler, "güzel anılar gibi hüzünlü, hüzünlü şarkılar gibi güzel"likler..

Bu caanım şarkı; 15 yaşıma -şimdilerde herkese- ve sonra tüm ömrüme sirayet eden "Tutunamayanlar"ın başındaki "Aprés Moi" imiş. Meğer..

"when i was a little child
bir yokluktu ankara
après moi dull and wild
town ne oldu que sera"

işte yine;

"kelimeler albayım, bazı anlamlara gelmiyor.."


"döndüğüm, döndüğüm ama döndüğüm

döndüğüm bu sema sensin. dönnnnnnnnn

düğüm."

Bazı şarkıların sözlerini pürdikkat dinlemek gerek:

"Uzun kara bir çocuktu aşk, götürdüler astılar

Kör bir terzinin makasıyla hayatı daralttılar "



"iki kere iki dört çekilmez birşey. iki kere iki dört, bana sorarsanız küstahlıktır. iki kere iki dört, ellerini böğrüne dayayarak yolumuzu kesen, sağa sola tükürük atan bir külhanbeyinin ta kendisidir. iki kere ikinin yetkinliğine inanırım , ama en çok övülmeye değer bir şey varsa, o da iki kere ikinin beş etmesidir.."




dostoyevski / yeraltından notlar

*En güzeli, senin kadar sevilmedi..






"..beni yanlış evlerde aradılar, süt dökmüş kedilerin, kapısı kilitli dağların yamacında. gereğinden fazla süren suskunluğun eşiğindeydim oysa. kadınları, kuşları, kendimi. pamuk tarlalarını hiç terketmedim ama. beni yanlış evlerde aradılar, ku- rumuş bir bahçenin duvarında. yüzüne yaz değmiş çocukluğun saflığındaydım, kıskacında. orada. çay içiyordu. sıkılıyordu. hamamda şarkılar söylü- yordu görüntüm. işbaşı yapıyordu çalıntı zamanlarda. oysa geri dönecek gücü kalmayana dek yüzüyordu su- larda. ölümsüzlüğü düşlüyordu; paylaşılan bir ölümün sınırını. iki yüzü keskin bir bıçağın kınını, onu. ayna. beni yanlış öptüler aslında.."


(Altay Öktem)




*ben hep, senin şarkını söyledim.