eflatun sufleler...

"bunları yazmakla, çıldırmaktan kurtulunur mu..?"

Tespih gibi hayat;

Çekebildiğin kadar..

beni eskit, bir terzi çıkar
fazlalıklarımdan, prova yokmuş
meğer! acıyan ve acıtan ten var

oldukça gövde dikiş tutmuyor
eskiden terziydim, dar vakitte
dükkanım vardı, ilk gömleğim
tez uçtuydu tenimden, o hevesi
artık gönlüm seçmiyor

teninden bir yağmur biç bana da
aramızın açıldığı yerden, o makas
hatırayı paslı bıraktı! düğmenin
yeraltında ten yokmuş tenhadan başka




şimdi heves bol geliyor..



Haydar Ergülen

şimdi ne söylesem boş, şimdi ne söylesem bir kıyıya vurdukça dalgaların sildiği yazı, şimdi ne söylesem , asfalta yapışıp kalmış bir serçe ayakizi, şimdi ne söylesem ellerimde kendi ölümüne silah bulamamış bir katilin ikizi, ve dahi şimdi ne söylesem, enkaz yeri bir umut karalamasının düş eskizi..
kafiye olsun diye..

çalçene acılardan geçiyorum,


derme-çatma acılardan,


çingene acılar..


"-elimde, yenik yanık kadınlardan ödünç acı
avlanan biz değiliz, korkunun naylon kanatları.."

*Ölümler, çıplak gelir..

Pis bir sabah , kötü pazar, kötü sabah..

Yine bir yokoluş haberi.

Gittiğin yerlerde ışık var, biliyorum gencecik beden..

Şad ol..

"Asıl, bizim aramızda güzeldir hasret
 Ve asıl biz biliriz kederi."

“en iyisi mi derinliğe hiç mi hiç girmemek daha çok kanun sesinden, ut sesini, su damlasına değişmek dahası bilsem, demezdim elbet, bütün karışıklık yüzünde yeşille çatışan asi bir sarı, eğer susarsa başak, o kadar işlek bir kere kırık, hep kırık”



Biz kırıldık daha da kırılırız

Son kötü günleri yaşıyoruz belki
İlk güzel günleri de yaşarız belki
Kekre bir şey var bu havada
Geçmişle gelecek arasında
Acıyla sevinç arasında
Öfkeyle barış arasında
Biz kırıldık daha da kırılırız
Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza






gülCemal Süreyya

"herkes dosta yazmış arzuhalini

benim(bizim)kini ü-rüzgara yazmışlar.."